28 Ağustos 2013 Çarşamba

Bir kadın çocuktur aslında..

Bir kadın çocuktur aslında.. Çocuk gibi davranmayı sever. Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini de ister. Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını. Ama her kadın çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister. Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz, ama asla onu bir Çocuk olarak görmeyeceksiniz.

Bir kadın güçlüdür aslında. Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür. Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki Erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile Erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir. Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.

Bir kadın sevgilidir aslında. İçinde her zaman sevgiyi taşır. Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay kıramaz. Zor sever ama tam sever. Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir. Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız. Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz. Ancak beyninde yer etmemişseniz her an terk edilebilirsiniz. Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette. Bunun nedeni ise engelleyemedikleri "acımak" duygusudur.

Bir kadın yalnızdır aslında. Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz. Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz. Yalnızlık onun sığınağıdır. O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir. Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.

Bir kadın bilgindir aslında. Neler yapabileceğini erkek aklı hayal bile edemez. Yaratıcılığının sınırı yoktur. Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler. Hoyratça harcamaz yaratıcılığını sadece erkeğine saklar. Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir. Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır.

Bir kadın hayattır aslında. Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor. Yemek yemek, su içmek bile. Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz?

Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız, ne yazık ki yaşamıyorsunuz...

Can DÜNDAR

27 Ağustos 2013 Salı

Tereddüt eder insan bazı bazı...

Tereddüt eder insan bazı bazı. Şüpheye düşer sevdiğinden de sevildiğinden de. Gölge olmadan güneş, şüphe olmadan aşk olur mu ? Bir insanı haftada yedi gün, günde yirmi dört saat aynı şekilde, hiçbir iniş çıkış yaşamadan sevmek mümkün mü ? Hele seneler boyu. Mümkün değilse şayet neden bu kadar zorlanıyoruz sevdiğimiz insanları, sevmediğimiz anlar, hatta sevmediğimiz günler olduğunu kabul etmekte?

Keşke söyleyebilsek birbirimize dürüstçe : “Seni seviyorum ama şu anda değil. Seni görmek istiyorum ama bugün değil....

İnsanlar işine gelince değil de vicdanına değince iyilik yapsalardı, bugün çıkar ilişkileri değil, gerçek sevdalar yaşanırdı...!

Geride kalan yıllara...

Saat geldi. Gunesin konumu rakıyı gosteriyor. Kur masayı Madam Despina! uzakta kalanlara, yakında bulunanlara, olmazı olduranlara, gözleri dolduranlara, anlara anılara, geride kalan yıllara...!

Yarın;

Sesimi duyamayacağın kadar uzak olabilirim mesela.. Dokunamayacağın, göremeyeceğin, soramayacağın.. Kırılamayacağın; inanamayacağın.. Bir kez daha benimle gülemeyeceğin. Bir kez daha ellerimi avuçlarının içine alamayacağın.. Sarılıp uyuyamayacağın.. Aynı sokaktan geçemeyeceğimiz.. aynı şarkıyı dinleyemeyeceğimiz.. kavga bile edemeyeceğimiz.. Kal diyemeyeceğin.. Ayrılamayacağın.. Hatta gidemeyeceğin kadar, yok olabilirim... Seviyorsan bugün kal..! Yarın;Hepimizin olduğu gibi, Benimde ölebilme ihtimalim var!

Önemli olan...

Hazır olun ya da olmayın, bir gün sona geleceksiniz. O gün geldiğinde Zenginliğiniz, hıncınız kininiz, öfkeleriniz, hayal kırıklarınız, umutlarınız, tutkularınız, planlarınız ve yapmak istediklerinizin hiçbir önemi kalmayacak !!!! Öyleyse önemli olan nedir?
Yaşadığımız günlerin değeri neyle ölçülür.?!?
● Önemli olan, ne aldığınız değil, ne verdiğinizdir. ● Önemli olan, öğrendikleriniz değil, öğrettiklerinizdir. ● Önemli olan, doğruluk, dürüstlük, merhamet, fedakarlık ve cesaretle atmış olduğumuz her adımla, başka yaşamları zenginleştirmiş olmanızdır. ● Önemli olan, yetenekleriniz değil, karakterinizdir. ● Önemli olan, diğer insanları yüreklendiren, onların sizi takip etmesini sağlayan örnek bir insan olmaktır. ● Önemli olan kaç kişi tanıdığınız değil, siz gittiğinizde ebedi bir yoksunluk hissedecek olan insanların sayısıdır. ● Önemli olan, hatıralarınız değil, sizi sevenlerin kalbinde yaşayacak olan hatıralarınızdır. ● Önemli olan, ne kadar uzun süre hatırlanacağınız değil, kimler tarafından ne şekilde hatırlanacağınızdır. ● Önemli bir hayat yaşamak rastlantıyla olmaz. ● Önemli olan, koşullar değil, seçimlerinizdir. ● Önemli bir hayat yaşamayı seçin.

Tuzu Uzatır mısın Hayat..?

Saçmalamak istiyorum bazen, gülümsemek...hatalarımı önemsemeden! Hatalar yapmak istiyorum, utangaçlığı yüzüme yerleşmeden! Olur olmadık zamanlarda konuşmak, neyi nasıl hissediyorsam öylece anlatmak! Kırılanlar olursa olsun çokta umursamamak. Bazıları önemsiz olsun istiyorum, şu her naneye maydanoz olanlar var ya işte onlardan bahsediyorum! Ne halleri varsa görsünler yeter ki uzak olsunlar diyorum! Öyle kalabalıklara falan da gerek yok bir başıma olmak istiyorum! Etrafımda kusura bakacak kimseler olmasın diyorum! An oluyor yoruluyorum, nefeslenmek istiyorum. Hani şu hep bir şeyler isteyenler var ya, işte onların yüzünden soluklanamıyorum! Gülüp geçeyim diyorum...ve gelip geçsinler istiyorum! Ama ayakkabılarıyla girmesinler hayatıma izlerini temizlemekte zorlanıyorum Lekesiz çamursuz beyaz dünyamı kirletmesinler istiyorum...!!!

Can Yücel der ki;

Bilmelisin ki
Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez.
Bilmelisin ki ...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.
Bilmelisin ki ...
Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor
Bilmelisin ki ...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da.
Bilmelisin ki ...
Tecrübenin kaç yaş günü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var.
Bilmelisin ki ...
Aile hep insanin yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz. Aile her zaman biyolojik değil.
Bilmelisin ki ...
Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.
Bilmelisin ki ...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor
Bilmelisin ki ...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Bilmelisin ki ...
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.
Bilmelisin ki ...
İki kisi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.
Bilmelisin ki ...
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.
Bilmelisin ki ...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor..!

Şems der ki;

Eğer hala kızıyorsan,
kendin ile olan kavgan bitmemiş demektir.
Eğer hala kırılıyorsan,
gönül evinin tuğlaları pekişmemiş demektir.
Eğer hala kınıyorsan,
düşüncelerin yeterince berraklaşmamış demektir.
Eğer hala karşılıksız sevmiyor ve sevginde ayrım yapıyorsan,
hala akıl ve mantığını kullanıyor, içindeki sevginin boyutlanmasına engel oluyorsun demektir.
Eğer hala " BEN " demekten vazgeçmiyorsan,
dizginlerin hala nefsinin elinde ve sen bu esarete boyun eğiyorsun demektir.
ve eğer hala "Şikayet" ediyorsan,
HAKİKATİ GÖREMİYORSUN DEMEKTİR...!