Ben yaşadıklarımın hiçbirini unutmam.
Ama evet! yeri gelir susarım.
Canımı çok yakan şeyler olur ama... yine de susarım, tükenirim.
Buna izin de veririm aslında. Salaklığımdan mı? Hayır!
Ben kimseye "GiT" de demem, diyemem.
O kişi vazgeçilmez olduğundan mı? Hayır.
Ona o kadar şeye rağmen, o kadar değer veririm ki, hergün yaptıklarına utansın diye...
Ama bir gün öyle bir giderim ki;
Kaybedeceğim hiçbir şey olmaz!
12 Nisan 2012 Perşembe
9 Nisan 2012 Pazartesi
yonca bahçesi...
Rüyamda kendimi yonca bahçesinde koşarken gördüm.
Çocukluğuma geri dönmek istedim, saçımı ördüm.
Ne yük vardı omuzlarımda, ne derdim oyundan başka,
Ne kadar güzeldi çocukluğum aslında; çocuktum, hürdüm.
Büyüdükçe kendime duvarlar ördüm,
O kadar yoruldum ki bazen durmadım yürüdüm.
Hiçbir kalpte kalamam içinde iyilik yoksa,
Beklemeden giderim kalbim git diyorsa.
Ben küsmem hayata başkaları küsüyorsa,
Bir gün ışıklar bana da yanacak nasıl olsa...!
Çocukluğuma geri dönmek istedim, saçımı ördüm.
Ne yük vardı omuzlarımda, ne derdim oyundan başka,
Ne kadar güzeldi çocukluğum aslında; çocuktum, hürdüm.
Büyüdükçe kendime duvarlar ördüm,
O kadar yoruldum ki bazen durmadım yürüdüm.
Hiçbir kalpte kalamam içinde iyilik yoksa,
Beklemeden giderim kalbim git diyorsa.
Ben küsmem hayata başkaları küsüyorsa,
Bir gün ışıklar bana da yanacak nasıl olsa...!
4 Nisan 2012 Çarşamba
Haklı zordur benim qibi kadınları sevmek...
Doğru; zordur benim gibi kadınları sevmek çünkü seviyormuş gibi yapamazsın, kandıramazsın. Sevdanın da, acının da, ihtirasın da, tutkunun da en dibini, en yükseğini yaşamış bir kadını, hangi duygunla elinde tutacaksın? Haklısın arkadaşım, sen de haklısın; zordur benim gibi kadınları sevmek!
Kendi yalanını ayağına dolaştıracak, daha sen kapıdan çıkarken akşam ne yapacağını anlayacak, bir adım sonrasını tahmin edip söylemeden yapacak…
Zordur benim gibi kadınları sevmek çünkü oturduğun yerden televizyonda kanal değiştirir gibi yönetemezsin, ezemezsin, diş geçiremezsin. O istemedikçe başını önüne eğemez, susturup, laf dinletemezsin. Açığını, eksiğini yakalar, canı isterse vurur suratına seni bozar.
Zordur benim gibi kadınları sevmek çünkü kavanoz kapağı açmak için sana ihtiyaç duymayız. Ampulü de kendimiz takarız, çamaşır makinesinin giderini de kendimiz bağlarız. Kamyonun geçebileceği mesafeden küçücük arabamızla nasıl geçeceğiz diye trafiği birbirine katmayız; bayan diye bizi sıkıştırmak isteyen şoförün üstüne sürer, altta kalmayız. Yalandan yere erkeğe ihtiyacımız varmış gibi davranmayız.
Haklısın zordur benim gibi kadınları sevmek çünkü biz gerçekten kadın gibi kadınız, yanımızda, kolumuzda yakışanı ararız. Dilimize bazen küfür yerleşir, bazen kahkaha, onu bile kendimize yakıştırırız; hiç avama kaçmayız.
Haklısın, zordur benim gibi kadınları sevmek çünkü hem mangalda, hem tartıda, hem çarşıda adam gibi durmayı, adam olmayı, adam gibi sahiplenip sevmeyi gerektirir böyle kadınlarla yaşayabilmek.
2 Nisan 2012 Pazartesi
Mükemmel kadın...
Mükemmel kadının varacağı son nokta, mutsuz kadındır.Hayatını başkalarına adayan ve sadece etrafındakiler için yaşayan bir kadın, mutlu olamaz. İnsanlar rahata çabuk alışır. Hayatınızdaki insanların görevlerini üstlenerek, onlara yapacak iş bırakmadığınızda, sizi daha fazla takdir edip sevmezler. Aksine, bir müddet sonra yaptıklarınızın göreviniz olduğunu düşünüp, hesap sorarlar. Çocuğunuzun resim ödevlerini yaparak, eşinizin tamir etmesi gereken musluğu tamir ederek, iyi bir iş yapmış olmazsınız. İlişkilerinizde karşı tarafa yapacak bir şey bırakmazsanız, hem onların gelişimini engellersiniz, hem paylaşımı ortadan kaldırırsınız. Her insanın takdir edilmeye ve kendini önemli hissetmeye ihtiyacı vardır. Onların da elinden bu zevki aldığınızda, kendilerini başka yerlerde var etmelerine sebep olursunuz.Mükemmel kadın, kendinden vazgeçen kadındır.Başkaları için yaşamak, kendi ihtiyaçlarından vazgeçmek, onların sevdiği şeyleri yapmak, gereksiz taviz ve fedakarlıkta bulunmak, tahmin ettiğiniz gibi takdir toplamaz. Sizi kişiliksiz ve değersiz kılar. Kıymetiniz bilinmez.Mükemmel kadın olmaya çalışırken, etrafınızdakileri de mükemmelleştirmeye çalıştığınızı fark etmezsiniz. Onların hatalarını düzeltmek, onları eğitmeye çalışmak, her alanda boşluk doldurmak, karşı tarafı da yok saymak anlamına gelir. Çevrenizdekilerin var olma çabasına, yanlış yaparak öğrenme isteğine karşı durmak demektir. Eşiniz, çocuğunuz, akrabalarınız ve hatta dostlarınız bile zamanla sizden uzaklaşacaktır.Her konuda iyi olmayın, insan mükemmel olmayan bir canlıdır. Mükemmellik yaşamın keyfinden ve birlikte olacağınız insanların hayatlarından çalınmış, nafile bir uğraştır. Mükemmellik insana ait değildir. Kendinizi değersiz kılmanın ve mutlak mutsuzluğa yürümenin yoludur.Kendinizi olduğu haliyle sevmeyi öğrenin.Bırakın, içinizdeki eksik ve hatalı yanlar ortaya çıksın. Siz mükemmelliği yakalamaya çalışırken hayat akıp gidecektir. Yaşamınızın sonlarında mükemmel ama yalnız bir kadın olmak istemiyorsanız kusursuz hayat düşünden kurtulun. Eksikleriniz ve yanlışlarınızla kendinizi sevin. Siz kendinizi değerli kılmaz ve sevmezseniz başkalarından bunu bekleyemezsiniz. Kendinize taktığınız prangalardan kurtulmanız umuduyla..
Andy Rooney der ki...
" Yasim ilerledikce, en cok otuz yasini asmis bayanlara deger vermeye basladim...." İste bunun sebeplerinden bir kaçı: Otuz yasini gecmis bir kadin asla sizi gecenin bir yarisi uyandirip "ne dusunuyorsun?" diye sormaz....... Umurunda... degildir cunku ne dusundugunuz. Otuzunu asmis bir kadin TV deki maci seyretmek istemiyorsa, soylene soylene TV 'nin karsisinda yaninizda oturmaz....... Yapmak istedigi bir seyi yapar. Ve bu genellikle daha enteresan birseydir. Otuz yasini asmis bir kadin kendini yeterince iyi tanir ve kendinden emindir... Kim oldugunu, ne oldugunu, ne istedigini, ve kimden istedigini bilir. Otuzunu asmis cok az kadin onun hakkinda ya da yaptiklari hakkinda ne dusundugunuzu onemser. Otuz yas ustu kadin cogunlukla buyuk asklara, omur boyu surecek bagliliklara doymustur. Hayatinda en son ihtiyaci oldugu sey bir baska miz miz, devamli soylenen, ne yapacagina karisan, yapiskan bir asiktir. Otuzunu asmis kadin, agirbaslidir.Bir operanin ortasinda ya da pahali bir restoranda sizinle ciglik cigliga kavga etmesi cok nadirdir... Ha tabi hakettiyseniz, sizi vururken de hic tereddut etmez, sonuclarina katlanmayi da planlayarak... Otuzunu asmis kadin ovguler yagdirmakta cok bonkordur, cogu hak edilmemis bile olsa..... cunku takdir edilmemenin ne oldugunu iyi bilir. Otuzunu asmis kadin sizi bayan arkadaslariyla rahatlikla tanistiracak kadar kendine guvenir...... Daha genc bir kadin, en iyi arkadasini bile gormezlikten gelebilir, yanindaki adama guvenmedigi icin. Otuz yasin ustundeki kadin sizin onun arkadasina ilgi duymanizi hic sallamaz..... arkadasinin onun aldatmayacagini bilir. Kadinlar yaslari ilerledikce medyumlasirlar. Ona gunah cikarmaniza Hic gerek yoktur..... Onlar her haltinizi bilirler. Otuz yasini asmis bir kadin Kipkirmizi bir ruj surdugunde bu ona cok yakisir. Ama daha genc kadinlarda boyle degildir. Cig durur..... Otuz ustu kadinlar aciksozlu, dogrucu ve durustturler...... Onun icin ne anlam tasidiginizi merak etmenize gerek yoktur....... Ne kadar geri zekali oldugunuzu bir cirpida acik acik soyleyiverir....... eger bir geri zekali gibi davrandiysaniz.!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)